Tarih: 02.06.2014 21:25

Abdullah Öcalan`dan Başbakan Erdoğan`a cevap

Facebook Twitter Linked-in

HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan`ın dünkü görüşmede iki-üç haftalık dönemde çözüm sürecine ilişkin önemli gelişmelerin olacağını açıkladığını aktardı. Önder, Başbakan Erdoğan`ın, HDP-BDP`ye yönelik "B-C planımız devreye girer" sözlerine Öcalan`ın, "Plan yapılacaksa demokrasi için yapılmalı; barışa dönük yapılmalı. Savaşa dönük plan yapılmamalı" dediğini bildirdi. "Bu süreçte hem siyasi heyetler olarak hem de kendisinin devlet heyetiyle yapacağı görüşmeler gelişecek" diyen Önder, Öcalan`ın Cumhurbaşkanlığı seçimi için de "kapsayıcılık", "demokratik siyasete olan inanç" ve "barışı geliştirme" ilkelerini sıraladığını kaydetti.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Öcalan ile dün İmralı Adası`nda yaptıkları görüşmeyi ANF`ye anlattı.

İMRALI`DA İLK KEZ TAKVİM KONUŞULDU

Önder, Öcalan`ın "En önemli realite sürecin yeni bir aşamaya gelmiş olmasıdır" ifadesine değinirken, şöyle konuştu: "Önce kendi açımızdan açıklayayım. Özellikle 3 hafta içinde siyasi heyetlerin görüşmesi -kamuoyuna yansıyan ya da yansımayan- önemli bir sıklık ve yoğunluk kazandı; bir içerik olarak muhtevaya büründü. Bu, giderek meselenin bürokratlardan çıkıp tam da olması gereken yere; siyasi heyetler eliyle yürüyen, tartışılan ve geliştirilen bir niteliğe büründü. Bunun yansımaları Öcalan`a da olmuş."

Öcalan`ın devlet heyeti ile yaptığı görüşmede ilk kez bir program ve takvimin konuşulduğunu açıklayan Önder, şu bilgileri verdi: "Öcalan`ın sürecin başından itibaren vurguladığı; yasal çerçeve, demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması, hasta tutsaklar, Terörle Mücadele Yasasının bir demokratik ülkeye yakışmayacağına dair vurguları, sanırım kendisinin devlet heyetiyle yaptığı görüşmede de ilk kez bir programa ve takvime bağlanmaya başlamış. Bunu Beşir Atalay`ın Kanal 7`deki açıklamalarından da bir miktar anlıyoruz. Hükümetin bu işle ilgilenen sorumlusu olarak yeni programla, takvimle, net bir iradeyle çözümü geliştireceklerini vurguladı. Bütün bunlar bir araya gelince Öcalan`ın `yeni aşama` olarak kastettiği şeyin ne olduğunu anlamak kolay oluyor. Bugüne kadar olmayan ama bugün gelişen şey; siyasi heyetlerin artık meseleyi siyaseten tartışmaya başlamaları..."

ÖNEMLİ GÖRÜŞMELER YAPILACAK

Önder, Öcalan`ın "Önümüzdeki iki-üç haftalık dönemde bütün bunları çok yoğun olarak, derinlikli bir şekilde tartışacağız. Mesafe alınacağını ümit ediyorum" dediğini belirterek, "Bu süreçte hem siyasi heyetler olarak hem de kendisinin devlet heyetiyle yapacağı görüşmeler gelişecek" diye ekledi. Öcalan`ın İzleme Kurulu isteğini de dün yaptıkları görüşmede gündeme getirdiğini belirten Önder, "Sürecin şeffaf ve halkın denetimine açık yürümesini istiyor. Güncel olan tartışmaların yaşanmaması için bunun bir İzleme Kurulu üzerinden denetlenmesi gerektiğini, böylece bu sorunların en aza ineceğini ve giderek sıfırlanacağını düşünüyor. Bunları söylerken `sanırım hükümet de bunun farkında` dedi" şeklinde konuştu.

"BİZİM DAR SİYASET YAPTIĞIMIZI MI DÜŞÜNÜYORLAR?"

Önder, Öcalan`ın ifadelerini şöyle aktardı: "Hükümetin bugüne kadar temel yanılgı ve eksikleri oldu. Bunun birisi; hep bir seçim bahanesi arkasına sığınarak geciktirici, öteleyici, siyasi cesaretten uzak bir tutum benimsemişti. Ben hep sürecin bu şekilde korunamayacağını, tam tersine, yasal ve siyasi nitelik kazandırılarak ancak sürecin ve büyük barışın teminat altına alınabileceğini söyledim. Aksi halde sabote edilmeye, güçsüzleştirilmeye, değersizleştirilmeye dönüşen bir proje haline geleceğini söylüyordum. Uyarılarımı yeterince, zamanında dikkate almıyorlar. Bizim dar bir siyaset yaptığımızı mı düşünüyorlar acaba? Fakat gelinen noktada farklı uyarılarım da oluyordu. Tarih `90`lı yıllardan beri benim dikkat çektiğim ve tespit ettiğim şekilde gelişti. Süreç içinde hakiki bir gerçekliği ve değeri ortaya çıkan şeyler oldu. Yine gecikmeli olarak bu noktaya gelmeleri umut verici.

"BÜTÜN ENERJİ ÖNERİLERE, YOL VE YÖNTEM ARAYIŞLARINA HARCANMALI"

Önder, Öcalan`ın tarafları süreci provoke edecek tutumlardan kaçınmaya, dikkatli ve duyarlı davranmaya çağırdığını ve şu ifadeleri kullandığını belirtti: "Bundan kastettiğim yapılar ve yapıların tutumu değildir. Bu provokasyonla kimseyi, örneğin bölgedeki gençleri ya devletin oradaki şeylerini kastetmiyorum. Zorlayıcı gelişmeler süreci baltalamak isteyen güçler için uygun zemin sunar ve bu zorlayıcı gelişmelere meydan vermekten iki tarafın da kaçınması gerekir. Vuku bulan bazı gelişmeler süreç karşıtı yerde konumlananlar için provokasyon zemini yaratabilir. Onun için bunlara meydan vermemek, onun yerine bütün enerjiyi gerçekçi ve samimi öneriler hazırlamak ve bunun pratikleşmesi için yol ve yöntem arayışlarına yoğunlaşmak gerekir."

"KAPSAYICILIK, DEMOKRATİK SİYASETE İNANÇ, BARIŞ..."

Öcalan`ın Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik görüşleri ise şöyle: "Cumhurbaşkanlığı seçimini sistem üzerinden tartışmakta fayda var. Bizim işimiz kişileri değil, sistemi tartışmaktır. Sistem de, bu toplumun önüne `demokrasi ve barış projesiyle gelenler ve gelmeyenler` olarak ayrılacaktır. Bizim kendi bulacağımız yani sosyalistlerin, Kürtlerin, emekçilerin, bütün mazlumların bu vasfa uygun bir adaya verecekleri güç tam da bu demokratikleşme ve barış meselesini bir program olarak diğer siyasi partilerin gözetmesi ve kendilerini buna zorlamasını sağlayacaktır. Bu açıdan önemlidir. Üç ilkem var; kapsayıcılık, demokratik siyasete olan inanç, barışı geliştirme."

MEDYAYA ELEŞTİRİ

Önder, Öcalan`ın isim vermeden bazı televizyon programları ve gazete köşelerindeki prototip yaklaşımları da eleştirdiğini bildirdi: "Örneğin şöyle yaklaşanlar var; `APO bir şey söyler ve şu uygulamalar değişir` ya da `şunlar şöyle bir hal alır KCK durur ya da başlar`. Bu, süreçten ve Kürt halkından ve onun siyasal kurumlarından hiçbir şey anlamamış olmak demektir. Aynı zamanda da çok ciddiyetsiz bir yaklaşımdır. Bu barışa falan hizmet etmez, barış da böyle gelmez. Barışın konuşulduğu ya da yazıldığı her programda bunun tekabül ettiği tarihsellik ve çözümdeki ilkesel yaklaşımlar kişilerden bağımsız olarak tartışılmalı, geliştirilmeli; barışa ancak böyle katkı sunulur. Diğerleri için iki şey var; meseleyi magazinleştirmek ve spekülasyon üzerinden meseleye yaklaşmak... Olumlu yaklaşanlar da var bu meseleye. Dikkatle takip ediyorum. Memleketteki su meselesinden güvenlik sorununa varana değin, Ortadoğu`daki durumdan ekonomik göstergelere varana değin meseleyi hep bu ilkesellikle anlamaya çalışan kalemler de var. Bu çabalar yükseltilmeli, derinleştirilmelidir."

"ÜLKENİN BÖLÜNMEMESİNİN TEMİNATI KÜRTLERDİR"

Önder, Öcalan`ın görüşmede "bölünme propagandası ve savaş çığırtkanlığı yapanları" da şöyle eleştirdiğini ifade etti: "Bu ülkenin bölünmesi üzerinden ilkel propaganda ve savaş çığırtkanlığı yapan herkes gericidir. Herkes, Türkiye halkı bilmeli ki, bu ülkede bölünmemenin, bir arada yaşamanın tek teminatı; Kürtlerin iradesidir ve bu konuda samimiyet ve tutarlılıklarını defalarca kanıtlamışlardır. Türklerin büyük barışımızın etrafında kenetlenmesi ve bu spekülasyonlara itibar etmemesi gerekiyor. Bunların hiçbiri, bölünme paranoyası üzerinden siyaset yapanların hiçbiri yerli değildir. Bunlar hep uluslararası angajmanların ajandaları ile çalışıyorlar."

"SAVAŞ PLANI YAPMA"

Önder, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın HDP-BDP`ye yönelik "B-C planımız devreye girer" şeklindeki açıklamaları için de Öcalan`ın, "Plan yapılacaksa demokrasi için yapılmalı; barışa dönük yapılmalı. Savaşa dönük plan yapılmamalı" dediğini bildirdi.

KCK MEKTUBU

Önder, Öcalan`ın KCK tarafından kendisine yazılan mektubu okuduğunu ve iki hafta sonra bir mektup yoluyla yeni değerlendirmelerde bulunacağını açıkladığını da aktardı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —