Arslanoğlu, sık sık ara öğün yemenin temelinin, kan şekeri dalgalanmalarını azaltmaya dayandığını dile getirerek, ana öğünde fazla yemek yenilerek kan şekerinin yükseltilmemesi ve ara öğünlerde de fazla aç kalarak kan şekerinin düşürülmemesi gerektiğini söyledi.
"Kan şekerimizi ne çok yükseltmeli ne de çok düşürmeliyiz" diyen Arslanoğlu, her iki durumun da damarlara hasar veren şeker dalgalanmalarının önemli bir nedeni olduğunu vurguladı. Sağlıklı protein ve yağlara ağırlık verildiğinde, ana öğünlerde şekerin yükselmeyeceğine dikkati çeken Arslanoğlu, "Şekeriniz yükselmediği için pankreas insülin salgılamayacaktır.
İnsülin salgılanmayınca da ara öğünlerde şekeriniz düşmeyecektir. Yediğiniz protein ve yağların sindirim sisteminde işlenme süreci çok uzun olduğu için insanın gün boyu yaşamasına, enerji harcamasına müsait şekilde yavaş yavaş kana salınacaktır. Bu nedenle ara beslenmelere gerek yoktur. Kişi eğer karbonhidrat temelli beslenecekse, yani `ben ekmekten vazgeçemem, et, protein hiç yiyemiyorum` diyorsa, evet, ara öğün almak ve ana öğünlerde tıka basa yememek zorunda. Aslında böyle yapmıyorsa da tıka basa yememek zorunda. Sindirim sistemini hiçbir zaman kapasitesinin üstünde doldurmamak lazım" şeklinde konuştu.
`MİDENİZİ BOŞ YERE DOLDURMAYIN`
Kişilerin, "çok hafif yağ" denilen yiyeceklerle sindirim sistemini fazla zorlamadan ve mideyi fazla doldurmadan yüksek kalori alabileceği ifade eden Arslanoğlu, "Aslında mideyi çok doldurup az kalori almak marifetmiş gibi gösteriliyor. Evet birtakım posalı besinleri almak lazım. Fakat doygunluk midenin mekanik dolmasıyla ilgili bir olay değil. Midenin mekanik olarak gerilmesi kısa vadede doygunluk yaşatır ama bu sindirim sonlanıp, mide o yükü tolere ettikten sonra asit salgılayınca tekrar acıkırsınız. Halbuki şekeri dalgalandırmayan sağlıklı yağ ve proteinleri seçerek beslenirseniz o zaman zaten acıkmayacaksınız. Bunun için midenizin dolu olmasına ihtiyaç yok" diye konuştu. Arslanoğlu, tokluk hissinin vücuttaki birtakım algılayıcıların tatmininden kaynaklandığını belirterek, midenin gerilmesi veya şiş olmasıyla ilgili bir duygu olmadığını da sözlerine ekledi.
Orjinal Habere Git