EMEKLİLİKTE TARİHE TAKILANLAR MANİFESTO YAYIMLADI

EMEKLİLİKTE TARİHE TAKILANLAR MANİFESTO YAYIMLADI

.

 

 

Emeklilikte Tarihe Takılanlar Derneği Başkanı  Filiz Koç Konca, emeklilikte tarihe takılanlala ilgili hazırladıkları manifestoyu açıkladı. 

 Konca manifestoyu  şu şekilde ifade etti: 

“1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. Maddesine göre herkes kanunlar önünde eşittir.

EYT yasası sonrası kapsam içi ve dışı kalan yurttaşların eşitlikleri ortadan kalkmıştır. Kapsam içi yurttaşlar kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekli olma hakkı kazanarak genç emekli çalışanlar olarak devletimiz tarafından avantajlı bir kesim haline gelir iken , aynı yaşlarda ve çoğunluğu daha çok prim gününe sahip bir kesim çalışan; ikinci sınıf vatandaş hissiyatını yaşayacak şekilde dışlanmıştır.

Sonuç Anayasa 10. Madde Eşitlik İlkesinin ihlali

2- Yine Anayasa’nın 49. Maddesi; çalışma hayatına ilişkin hak ve ödevleri tanımlamıştır.

EYT’li ve ETT’li çalışan aynı çalışma ortamında, sadece SGK giriş tarihleri üzerinde
1 gün, 1 ay, 1 yıl farklılık olması sebebiyle; emekli maaşı bağlanmış, iş vereninin SGK teşviki aldığı, tazminatını devlet bankaları tarafından yine işverenine kredi kullandırılarak almış, emekli maaşı için bankalarla yüksek promosyon anlaşmasını sağlamış, asgari ücreti normalden yüksek (tüm emekli çalışanlarda olduğu gibi) ve düşük maaş artışlarından en az etkilenecek aranan bir personel pozisyonuna gelirken, ETT’ li çalışan tüm bunlardan mahrum , adil olmayan şartlarda 17 yıl daha çalışmak durumunda kalacaktır. Bir diğer husus ise; EYT ve ETT’ li çalışanların iş başvurularında maaş beklentilerini belirlemelerindeki muhtemel farkta ETT’ li çalışanın daha en başında elenmesi ve benzer yetkinliklerde EYT’ li personelin işe alımda tercih edilmesi sorunsalı olacaktır.
Bunun 50’li yaşlarda ETT’ li çalışanın başına geldiğini bir düşünün.
Sonuç Çalışma Barışının Bozulması

3- Bu düstur ile bizler; 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunun çalışanlara sağladığı (4A, 4B ve 4C) haklardan, 08.09.1999 tarihi itibariyle sadece bir günlük tarih oynaması ile mağdur edilmiş ve hakları bir gün ile ellerinden alınmış geniş bir aileyiz.

4- Emeklilik dönemi tüm çalışanların hayalini kurduğu bir zaman dilimidir.
Herkes uzun yıllar çalışıp yorulduktan sonra hem dinleneceği hem de yapmak istediği aktivitelere vakit ayırabileceği emeklilik hayatının planlarını yapar.
EYT’li aileler tüm avantajları hayatın her alanında yaşarken, ETT’ li aileler ; tüm bunlardan mahrum bir gelecekle çocuklarının fırsat eşitsizliğinin altında mağdur ve hezimet duygusuyla yaşamlarını idame edeceklerdir.

Sonuç Nesiller Arası Adaletin Bozulması

5- Ülkemizde kadınlar ve erkekler için emeklilik şartları farklıdır.

6- Bu bağlamda SGK kanununa göre emekliliğini hak ettiği halde yapılan yasal kanuni değişiklikler ile çalışanların emekli olma şartları, Anayasaya aykırı şekilde çalışan aleyhine değiştirilmiş ve emekli olma şartları ağırlaştırılmıştır.

7- Oysaki, aynı şartlara tabii olarak çalışma hayatına başlamış kadın veya erkek, kanunlarda temel alınan sigortalılık süresi, yaş ve prim ödeme gün sayısı dikkate alınmayarak, sadece işe başlama tarihinin belirleyici ana kıstas olarak 08.09.1999 olarak belirlenmesi, milyonlarca çalışana yapılmış çok büyük haksızlıktır.

8- Adil ve eşit olmayan emekli olma şartları; vicdanları derinden yaralamakta ve telafisi imkânsız mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Akran olan iki (kadın- erkek) insandan birinin 08.09.1999 tarihi öncesi işe girişli olması sebebiyle emekli olması mümkün iken, 09.09.1999 işe giriş başlangıcı olan bir çalışanın daha fazla sigortalılık süresi, daha fazla prim ödeme günü ile ülkemiz şartlarında kadınlarda 58 yaş ve erkeklerde 60 yaş şartının emekli edilme temel şartı olarak getirilmesi, hakkaniyet, adalet, eşitlik ve nesafet kurallarına aykırılık teşkil etmektedir.
1999 da söylenen ; “ 40’ında emekli mi olunur …” jargonu bitmiştir. 2023’te EYT adı altında 2,5 milyon vatandaşımız 40’larında hatta 38’inde emekli edilmiş ve çalışma hayatlarına çift maaşlı olarak uzun yıllar devam edeceklerdir. Bu sebeple, eğer sorun KADEME uygulaması ile çözülecek ise başlangıç 1999 girişlilerde 43 ile başlamalı ve Aktif Pasif dengesi şeffaf şekilde gözetilerek SGK giriş tarihleri ile orantılı arttırılmalıdır. (2000-2008 arası öncelikli olarak kademelendirilmelidir ve 2008 sonrası buna göre düzenlenmelidir.)

9- Nasıl ki, bir oldu- bitti ile milyonlarca Emeklilikte Yaşa Takılan (EYT) çalışanlarının haksızlığa uğratılarak, çalışma barışı ve anayasal düzenin bozulması toplumun geniş katmanlarında huzursuzluğa sebep olduysa, yine yapılan bir yanlış hesaplama ile sigortalılık süreleri, prim ödeme gün sayıları ve yaşları dikkate alınmayan 08.09.1999 tarih sonrası çalışanlarının da haksızlığa uğratılarak mağdur edildiği tartışılmaz bir gerçektir.
Türkiye şartlarında 60 – 65 yaşına kadar çalışılması hem mevcut çalışma hayatı hem de demografik yapımız gereğince sadece bir temennidir. ETT-DER olarak , neslimizin bu deneysel çalışmanın kobayı olmasını kabul etmiyoruz.

AB ülkeleri çalışanlarına sağlanmış hakların hiç birine sahip değilken, emeklilik yaşının AB normları üzerinden yasalaşması , yani imkansızının bize dayatılması yerine Türkiye şartlarına göre realize edilmiş yeni yaş düzenlemesi talebimizdir.

10- Staj ve Çıraklık başlangıçları SGK giriş tarihi olarak kabul edilmelidir. Bu iki kavram birbirinden ayrılamaz. Çünkü, öğrenim hayatını tamamlayabilmek için; MEB ve YÖK zorunlu stajı tamamlanması gerekli olan bir şart olarak belirlemiştir. Bu şart aynen Askerlikte olduğu gibi öğrencinin bu süre zarfında SGK’lı bir işte çalışmasına engel teşkil etmektedir ve etmiştir. Böyle bir şartın seneler sonra çalışan karşısına emeklilikte 17 , 20 yıllık bir fark olarak hak mahrumiyetine sebep olmasına, ‘’ O bir eğitimdi, gerçek bir çalışma değildi ‘’ şeklinde bir sav ile izin verilemez. Devlet vatandaşlarını hak mahrumiyetine uğramamaları için zamanında ve doğru bilgilendirmek ile yükümlüdür.

11- Emeklilik sistemimizde öncelikle anneler olmak üzere , kadın çalışanlar için hakkaniyetli pozitif ayrım ile devam etmelidir. Erkek çalışanlar için ; askerlik görevinin bitmiş olması uzun vadeli çalışma hayatındaki engelin ortadan kalması anlamında iken, kadın çalışanlarda; hamilelik süreci ve doğum sonrası (bebeğin aşısı , hastalıkları, vb durumdan kaynaklı izinlerin işe engel olma durumu düşüncesi) iş hayatına işverenin olumsuz değerlendirmeleri sonucu başlayamamasına sebebiyet vermektedir. Mevcut EYT yasası ile 43 yaşında erkek çalışan emekli edilir iken , kapsam dışı anne bir kadın 58 yaşına mahkum edilmiştir. Hangi vicdan kendisinden Cumhurbaşkanımızın; defaatle belirttiği ‘’3 çocuk ‘’ talebine binaen böyle bir farkı ve ayrımı kabul edebilir. Askerlik Borçlanmasından yararlanmak için askere gitmiş olmak yeterlidir. Doğum borçlanmasından yararlanabilmek için ise işe giriş tarihinden sonra doğum yapmış olma şartı aranmaktadır.
Her iki hak kendi içinde değerlendirildiğinde kadın işçinin şartlı yararlanarak bir hak sahibi olduğunu görüyoruz.
Hakların saydığı faydalara bakıldığında, askerlik borçlanması işe giriş tarihini askerlik sürecince geri çekebilmektedir. Doğum borçlanmasında ise sadece prim günü açısında bir fayda sağlamaktadır.

Bu durum kadınlar açısında muazzam bir mağduriyet ve hak eksikliği olarak düşünülmeli ve bu çerçeve de bakılıp reşit olan her kadının doğurganlık hakkının tıpkı askerlik borçlanmasında olduğu gibi değerlendirilmesini talep etmek makul ve yerli yerindedir

12- Madem , EYT yasası gerekçesi bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde tam 23 yıl AYM’ nin vermiş olduğu karara rağmen evrensel hukuk normlarına aykırı bir durumun düzeltilmesinden kaynaklanmaktadır. Öyleyse ; EYT’nin tam anlamı ile 99 öncesindeki hakları verecek şekilde çözülmesi gerekmektedir. Toplumda bu şekilde algılanmasından kaynaklanan ve şu an prime takılan EYT’li çalışanların yaptıkları borçlanmadan ötürü içine düştükleri çıkmaz; ya kapsam içine alınmalı yahut borcun tekrardan uzun vadede yapılandırılması ve toplu ödenen miktarın iadesi şeklinde ivedilikle çözülmelidir.

13- 2000 Sonrası İntibak ve Aylık Bağlama Oranı (ABO) sorununun hakkaniyet ile çözümlenmesi gerekmektedir. Sistem kendi içerisinde kalmayı ve yüksekten prim ödemeyi özendirmeli ve aynı şartlarda emekli olanların ABO hesaplamalarında ki farklılıkları ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

14- Yine ETT kapsamında kendisinden önceki SGK girişlilerden çok daha zorlaştırılmış şartlarda Emeklilik sistemine dahil olmuş tüm sigortalı kollarının şartları hakkaniyet ile yeniden düzenlenmelidir. ( Mevsimlik ve Geçici İşçiler , Esnaf ve Çiftçi Bağ kurlular v.b.)

15- BES' in ( Bireysel Emeklilik Sistemi) cazibesini artıracak şekilde ve bu yapının çalışana emeklilik hayatında net avantajlar sağlayacak bir EMEKLİLİK FONU’ na evrilmesi için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır. BES’te yapılacak olan birikimlerin devlet teşvikleri arttırılırken fonların orta ve uzun vadede devlet yatırımlarından KAR payı alacak şekilde değerlendirilmesi gündeme alınmalıdır.

16- 23 yıl süren EYT sorunun da gerçek manada hak gaspına uğramış olan ve olması gerektiği yaştan yıllar sonra emekli edilmiş vatandaşlarımız düşünüldüğünde ETT çözümünün ivedilikle sağlanması gerekmektedir. Ve bir daha böylesine mevcut hakları kötüleştirecek uygulamaların sistemin içinde bulunan çalışanları etkilemeyecek yöntemler ile yapılması garanti altına alınmalıdır.

17- Emeklilik şartlarının, önceki yasal haklar mahfuz tutularak, işe giriş ve yaş sınırı getirilmeksizin prim ödeme gün sayısı temeli esas alınarak kademeli olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

18- Tüm bahse konusu hususlar gözetilerek yapılan haksızlığın giderilmesi toplumsal barışın sağlanması açısından önem arz etmektedir.

19- Derneğimizi hiçbir siyasi amaç ve şahsi istikbal uğruna ve/veya maddi çıkar sağlamak amacıyla referans olarak kullanılmak amacıyla kurmadığımızı belirterek, beyan ve taahhüt ederiz.

20- ETT-DER olarak yukarıda saydığımız ve mevcutta bulunup burada belirtilmemiş olan Emeklilik Sisteminde ki tüm eşitsizlik ve adil olmayan koşulların iyileştirilmesi için ;
Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve farkındalık oluşturulmasında,
Basın Yasın ve Sosyal Medyada aksiyonlar alınmasında,
Hiçbir ideoloji gütmeden sadece hak arayışı içerisinde başta TBMM ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere tüm siyasi makamlar ve siyasiler ile çözüm için iletişime geçilmesinde,
Hayal değil mümkün olanın en iyisini elde etmek için SGK Uzmanları,
Hukukçular ile temasta olunmasında,
Hak arayışını etkin yapabilmek için uygun teşkilat yapısının kurulmasında,
Vicdanları teskin edecek adil bir yasa tasarısının hazırlanması ve TBMM komisyonlarından geçerek mecliste yasalaşması için ETT-DER olarak üstün bir gayret göstereceğimizi,
Dernek Üyelerimiz ve Kamuoyuna taahhüt ederiz.

21- Derneğimiz, Resmi Gazete’nin 23 Kasım 2004 tarih ve 25649 Sayı nolu sayısında yayımlanan 5253 sayılı Dernekler Kanunu göre kurulmuş olup, 31/3/2005 tarihli ve 25772 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Dernekler Yönetmeliği’ne uygun şekilde faaliyetini yürütmektedir.

22- Derneğimiz, Emeklilikte Tarihe Takılanlar, kısaca (ETT) olarak dernek faaliyetlerini yürütecektir.

23- Derneğimizin tüzüğünde belirtilen unvanlar ve temsilcileri dışında kamuoyuna yapılan açıklamalardan derneğimiz hukuken sorumlu değildir.”