Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, dünkü köşesinde Muharrem İnce ile Emine Ülker Tarhan arasındaki farkları ortaya koyan bir küçük karşılaştırma yapmıştı.
Yılmaz Özdil’in ayrılmasından sonra bir süre yazmayacağını söyleyen Ahmet Hakan, yine de dayanamayıp yazmaya devam etti.
Odatv olarak Emine Ülker Tarhan’a, Ahmet Hakan’ın Muharem İnce ile yaptığı karşılaştırmayı sorduk.
Zira Ahmet Hakan Tarhan için “soğuk”, “iğneleyici”, “ulusalcı” gibi yakıştırmalarda bulunmuştu.
Devamında ise Muharrem İnce`yi "Bodrum", Emine Ülker Tarhan`ı ise "Çeşme" diye nitelendirmişti.
Tarhan`ın bu yakıştırmalar konusunda ne düşündüğünü merak ettik ve sorduk.
İşte sorular ve Tarhan’ın yanıtları:
Odatv: En önemli sataşmadan başlayalım isterseniz. Ne demek istemiş Ahmet Hakan Muharrem İnce için Bodrum, sizin için Çeşme derken? Halktan kopukluk bağlamında mı bu yakıştırma?
E.Ü.T: Öncelikle bu karşılaştırmayı niye yapmış bilmiyorum. Genel Başkan adaylığı ise konu, şunu konuşmak lazım. Hayatını adalet ile geçirmiş, ayağını siyasete 3 yıl önce atmış birisi ile 30 yıllık bir siyasetçi karşılaştırılmış çünkü. Halk nezdindeki konumuma da işaret, gizliden bu karşılaştırma. Çeşme konusuna gelince… Ne Çeşme’de ne de Bodrum’da hiç bulunmadığım için karşılaştırmayı ancak bilenler anlar herhalde. Belki sosyetik ve zenginlerin mekanı Çeşme ile özdeşleştirmek istemiş olabilir beni. Belki geldiğim ve olduğum yeri hiç bilmiyor olabilir. Hiç tanımadıkları insanları nasıl da kategorize ediyorlar. Evet yukarda da söylediğim gibi işin komik yanı ben Çeşme’yi hayatımda hiç görmedim. Beni Bodrum’a benzetse o da tutmayacaktı, çünkü “bu kadarı da olmaz” diyeceksiniz ama Bodrum’u da bilmem. İşten güçten, çalışmaktan olsa gerek tatil alışkanlığım yok. Fırsat olsa yazları Toroslara Namrun yaylasına çıkan annemlere giderim ama, birkaç yıldır oraya bile gidemedim.
BEN BUYUM
Odatv: Ahmet Hakan elbette çok okunan bir köşe yazarı. Size getirilen eleştirilerin başında insanlara “mesafeli” oluşunuz var. İnsanlar bunu “mesafeli” olarak değil de, “soğukluk” olarak niteliyorlar. Ne dersiniz?
E.Ü.T: Ben buyum, değişmek de istemiyorum. Medya maymunu olamam, herkese gülücük dağıtamam. Sağa sola şeker dağıtan, bir gün önce söylediğini unutan, iyi ile kötüyü ayırmayan, vıcık vıcık bir siyaset bezirganı olmaktansa mesafeli ama sağlam, samimi, doğru olmayı, ilke, akıl ve bilgiyle hareket etmeyi tercih ederim. Sağlamsanız, hiçbir kasırga sizi savuramaz.
Odatv: Ekmeleddin İhsanoğlu için çalışmadığınız iddiasına ne diyorsunuz?
E.Ü.T: Bütün bu iddialar bir tür psikolojik harekat ve yıpratmak için yapılıyor. Bugüne kadar yaptıklarım çalışıp çalışmadığımın açık göstergesi. Birincisi, neredeyse bir ay boyunca ucu açık bir genel kurul nöbetçisiydim, görevim buydu. Ankara dışına çıkmamam ve genel kurul çalışmalarına mazeretsiz katılmam yazıyla bildirilmişti. Kaldı ki, “yanlış bile değil” dediğim bir tercihin yanında durup fotoğraf çektirmeye birileri “çalışmak” diyorsa bana göre doğru değildir. Olsa olsa samimiyetsizliktir. İkincisi, ne kudretli biriymişim ki ben çalışmayınca mı birileri kazanamıyormuş?
İNSANLAR ULUSALCI OLMAKTAN NEDEN KORKUYOR
Odatv: Yine karşılaştırmada Muharrem İnce için “esnek ulusalcı” yakıştırmasını yaparken, sizin için “ödünsüz ulusalcı” diyor. Oysa sizin buna taktığınız isim daha çok yurtsever ya da vatansever. Nedir bu “ulusalcılık” yaftası. Ulusalcı olmaktan insanlar neden bu kadar korkuyor?
E.Ü.T: Bu özellikle son yılların modası bir saldırı aracı. Bizi değerlerimizden koparmak için yapıyorlar. Bana dünyada ulusal değerlerine bağlı olmadan başarmış bir tek lider gösterin. Ben gücümü ayaklarımı bastığım bu topraklardan alıyorum, buradan besleniyorum. Beni büyüten, sarıp sarmalayan, hata yaptığımda yüzüme vuran, yanlışımı gösteren bilgece zenginliklerine saygı duyuyorum. Onlarsız yapamam. Görev gereği birkaç kez yurtdışına çıkmıştım ama ilginçtir, milletvekilliği süresince yurtdışına hiç çıkmadım ne tuhaf. Pasaportumda tek çıkış yok. Buradan ayrılırsam, kalanların başına bir iş gelir, simitsiz nasıl yaşarım sonra? Şaka bir yana, eşitlik, özgürlük, kardeşlik temelinde bu topraklarda yaşayan tüm halkların birlikte ortak bir gelecek düşlemesi fikrini benimsiyorum. Yoksa niye milli takım maçlarında birlikte sevinip üzülelim ki? Niye bir atletimiz rekor kırdığında gözlerimiz dolsun ki? İşte saldıranlar bu birlik olma fikrinden korkuyor. Sonra düşünce özgürlüğüne pek değer verenler neden ulusalcılık diyince irrite oluyorlar. Anlamını bile bilmeyenler, ulusalcılığı küfürle eşdeğer kullanıyorlar adeta. Sana ne benim ulusalcılığımdan? Sonra nerde benim ifade özgürlüğüm hele bu partide? Işid’in konuşmasına ses etmeyenler bana ses ediyorlar işte bunu anlamıyorum.
Odatv: Hele M.İnce için “efkârlı” sizin için ise “fikrimin ince gülü” yakıştırmalarını anlamlandırmak çok zor. Siz anladınız mı ne demek istemiş Ahmet Hakan?
E.Ü.T: Ben de anlamadım. Belki de anlamamız gerekmiyordur.
Odatv: Son olarak biraz konu dışına çıkarsak, gerçekten bir anda halkın ve medyanın hedefi ve göz bebeği haline geldiniz. İki duyguyu aynı anda yaşıyorsunuz sanırım ve bu da ister istemez müthiş bir gerginlik yaratıyor olmalı. Nasıl geçti son bir haftanız ve Türkiye için umutlarınız neler. Parti olarak sormuyorum.
E.Ü.T: Gerçi ben benzer bir hikayeyi YARSAV Başkanıyken de yaşadım. O gün beni başbakan ve ekibi linç ediyordu. Dün de bugün de aslında aynı şeyleri söylüyorum. O gün alkışlayanlar bugün linç ediyorsa vardır bir nedeni. Aldığım olumlu tepkiler “Türkiye için bir çıkış yolu var” umudumu pekiştirdi. Saldırılar mı? Ben ara sıra Meclis’e uğrayıp grup toplantılarında görünüp, “mış” gibi yapsaydım, siyaseti bir rant alanı gibi kullanıp, lidere biat, haksızlıklara ve hatalara sukut etseydim eğer, kimse bana saldırmazdı ve evimde rahat rahat otururdum herhalde. Oysa olanlar vahim, birinin “kral çıplak, bizi kolera ile veba arasında tercihe zorlamak yanlış bile değil” demesi gerekiyordu. Ne pahasına olursa olsun. Benim koltuk korumak gibi bir kaygım yok. Turuncu bir koltukla var olmadım ki… Kaldı ki, Tevfik Fikret’in bir dizesi bile buna değer. “Beğenmediğimiz bir metni buruşturup atar gibi çekip gidebiliriz koltuklardan,” der. “Kurşun asker”lik bana göre değil yargıçken de güce hiç biat etmedim, vicdan her şeyin üzerindedir.
AHMET HAKAN NE YAZMIŞTI
Ahmet Hakan`ın 16 Ağustos Cumartesi günü kaleme aldığı yazısının ilgili bölümü şöyleydi:
"Tarhan ile İnce arasındaki farklar
Muharrem İnce sıcak, Emine Ülker Tarhan soğuk.
Muharrem İnce atarlı, Emine Ülker Tarhan iğneleyici.
Muharrem İnce’nin Yalova zaferi var, Emine Ülker Tarhan’ın henüz bir zaferi yok.
Muharrem İnce esnek ulusalcı, Emine Ülker Tarhan ödünsüz ulusalcı.
Muharrem İnce inceden halk adamı, Emine Ülker Tarhan cumhuriyet kızı...
Muharrem İnce efkârlı, Emine Ülker Tarhan fikrimin ince gülü...
Muharrem İnce Bodrum, Emine Ülker Tarhan Çeşme..."
Odatv.com