Tarih: 21.12.2014 19:09

KADIN MEDYADA CİNSELLEŞTİRİLİYOR

Facebook Twitter Linked-in

kadın 1 Kadın kimliği ve medyada kadının temsili değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Elif Küçük Durur, "Medyada kadın cinsel kimliği ile temsil ediliyor. Kadın doktor, kadın avukat, kadın sürücü gibi etiketler doğru değil" dedi. Ulusal, yerel, süreli ve internet medya yayınlarda kadınların cinsel kimliği ile temsil edilme sorunu bir kez daha gündeme geldi. Reklamlarda dahi kadınların cinsel bir meta üzerinden oynatılması tepkilere neden olurken, kadının medyada daha aktif ve objektif bir şekilde yer alması istendi. Atatürk Üniversite İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Küçük Durur yaptığı açıklamada, hemen hemen tüm medya metin ve görsel belgelerde kadının ya cinsel kimliğinin vurgulanarak işlendiğini ya da tamamen cinsiyetsizleştirilerek değersizleştirildiğini ifade etti.  Bunun yanında toplumsal cinsiyet rolleri açısından kadının olumlandığını ya da tam tersi dışlandığını anlatan Küçük Durur, "Örneğin bir deterjan reklamında çocuğun giysisinde ki lekeyi çıkarmada başarılı olan kadın bu başarısından ötürü takdir ediliyor. Tam tersi durumda ise kadın ev içi rollerini yerine getirmediği durumlarda ötekileştiriliyor" şeklinde konuştu. Medyada kadının cinsel kimliği nedeniyle vurgulanmasının cinsiyet ayrımcılığına dayanak oluşturduğunu belirten Küçük Durur, medyada kullanılan kadın sürücü, kadın doktor, kadın avukat, kadın polis gibi etiketlerin bu ayrıma örnek teşkil ettiğini dile getirdi. Yapılan bu ötekileştirmelerin kadını toplumda bedene indirgenmiş bir varlık olarak lanse ettiğini ve kadının bir tüketim malzemesi olarak gösterildiğine dikkat çeken Küçük Durur, "Toplumsal eşitsizlik üretimini sağlayan medya, kadın kimliğinin toplumsal alandaki ikincilliğini derinleştirmekte ve dolayısıyla kadın erkek eşitsizliğini yeniden üretmektedir" dedi. "KADINA ÖNCELİK TANINMALI" Medyada kadınlara yönelik iş istihdamlarının sorunlu bir alan olduğuna vurgu yapan Küçük Durur, "Her ne kadar çağdaş bir toplum içersinde yaşıyorsak da kamu ve medyasal alanda etki bir kadın varlığından söz edemeyiz. Kadınların bir çok örgütsel işleyiş ve özellikle karar alma mekanizmalarının başına ya da stratejik konumlara gelemediklerini görüyoruz. Uzmanların "cam tavan sendromu" olarak tanımladığı bu durumu medya alanında da görmek mümkün. Yapılan araştırmalar sonucu medya sektöründe çalışan kadın oranının yüzde 20`yi geçmediği anlaşılmakta ve bunun yanı sıra medya sektöründe çalışan kadınların cinsiyet ayrımına maruz kaldığı görülmektedir. Bu sorunların giderilmesi ve medyada kadınlara öncelik tanınması gerektiğini savunuyorum" ifadelerini kullandı.  


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —