Değerli okurlarım, bir önceki yazımda Tezkere ile ilgili yazmış; yaşanacak süreyi tamamıyla olmasa da aktarmaya çalışmıştım.
Naçizane yazılarımı ve analizlerimi hiçbir zaman iktidara muhalefet yapmak için veya AKP?ye nazire olsun diye yazmam. Çünkü bunun bana kazandıracağı hiçbir şey olamaz.
Emperyalist gücün ortakları ile birlikte senaryosunu yazıp uygulamaya koyduğu Uzakdoğu, Ortadoğu, Afrika düzenlemesinin bir parçası doğrudan Türkiye?yi ilgilendiren dörtlü Kürdistan projesidir.
Bölgede çıkarlarını sürdürebilmek için İsrail Devleti?nin yanına koyacağı bir ikinci uydu devletle daha güçlü ve daha yüksek manevra kabiliyeti olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti bir çadır devleti değildir, elbette karşı manevralarını yapmakta ancak basiretsiz, bilgisiz, doğru analiz yetenekleri olmayan yönetimin eksiklerini gideremez hale getirilmeye çalışılmaktadır.
Cümlelerimin içeriğinde açıkça anlatamadığım bazı konuları arif olanlar, anlaması gereken şekilde anlayacaklardır.
Arap baharı bölgede yazın gelmesini sağladı mı, Arap baharıyla bölgede Demokrasi geldi mi, Arap baharı ile ancak ilgili ülkelerde firavanlar değişti.
Arap baharı ile Irak, İran, Libya, Mısır, Suriye gibi ülkelerle Yüz yıldır sağlamaya çalıştığımız dostluk bağları da koptu.
O ülkelere artık Türk Vatandaşları artık turist olarak bile gidemiyor.
Yazımı uzun tutup, insanların kafalarını karıştırmak istemiyorum.
Özellikle bölgede, dünyada konjöktür değişiyor, hatadan dönmek felaket değildir.
Gerek istihbaratımız, gerek güvenlik ve kolluk kuvvetlerimiz gerekiyorsa özel güvenlik birimleri bile devletimizin organizasyonu ile birlikte çalışmalılar.
Bu zor dönem güçlükle de olsa atlanacaktır. İktidar uğruna bu ülkeyi tehlikeye atmamak gerekir. Saygılarımla
NEVZAT ÖZPEKER
