Güneş Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen Cuma günü konferanslarının bu haftaki konuğu Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Ümit Kılıç oldu.
Kılıç konuşmasında, Türklerde Cihan Hakimiyeti Mefkûresi ve Kızılelma?dan bahsetti. Kılıç, ?Orta Asya?da Türkler, Kadir-i mutlak bir Tanrı?ya ve onun cihan hakimiyetini kendilerine verdiğine inanırlardı. Bilge Kağan; ?Tanrı irade ettiği için tahta oturdum, dört yandaki milletleri nizama soktum. İfadesi ile Tanrıya olan imanını ve sahip olduğu hakimiyetin semavi kaynağını ortaya koyuyordu. Kağan olacak kişi Gök Tengri tarafından seçilmiş ve kendisine kut verilmiş aynı zamanda bütün dünyaya kağan olarak tayin edilmişti. Nitekim bu anlayış Göktürk Abidelerinde ? Üstte mavi gök, altta yağız yer ve ikisi arasında kişioğlu yaratılmış; Kişi oğulları üzerinde de dedem Bumin ve İstemi kağanlar hükümdar olmuşlardı, Onlar dört tarafta bulunan düşmanları idareleri altına almışlar, savaştan vazgeçirmişler, başlılarını eğdirmişler ve dizlilerini çöktürmüşlerdi. Böylece sahipsiz ve teşkilatsız Göktürkleri nizama koyup hüküm sürmüşlerdi.? ifadesiyle kendine yer bulmaktadır. Türk devlet felsefesinde kut sahibi olmanın ilk basamağı hanedan üyesi olmaktı. Hükümranlık hanedanın her erkek üyesinin hakkıydı. Ve bu üyeler arasında zamanın şartları altında en güçlü olan Kağan olarak devleti idare etme hakkına sahipti. Kut (İktidar Sahibi Olmak), Tanrı kaynaklı olmakla beraber Türk Kağanları sadece bu hakla ?Kut?lu sayılmazlardı. Kut sahibi olan Kağanların üzerlerine düşen görevler de vardı. Adaletle yönetmek, diğer Türk Beyleri arasında taraf tutmamak, açları doyurmak, üstsüzleri giydirmek, ülkeye bolluk ve bereket getirmek ve elbette bunlardan daha da önemlisi devleti ve milleti düşman tehlikesinden korumak, vatanın ve milletin birliğini devam ettirmektir. Bunları sağlayamayan hükümdar sahip olduğu kut?un gereklerini sağlayamadığından dolayı tahttan indirilebilirdi? dedi.