Vardan, 49 yıldır faaliyetlerini sürdürmekte olan vakfın temel amacının, Türkiye`nin sosyoekonomik kalkınması için özellikle Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkileri izlemek, Avrupa`daki gelişmeleri analiz ederek ülkeye etkilerini araştırmak ve Türkiye`nin AB`ye katılım sürecine katkıda bulunmak olduğunu söyledi.
Vakfın gerek küresel gerekse yurt içi konjonktürel gelişmelerden etkilenmeden, Türkiye-AB sürecinin her aşamasında tarafsız bir düşünce kuruluşu kimliği ile varlığını devam ettirdiğin ifade eden Vardan, bu vasfıyla vakfın ülke konusundaki en eski ve köklü sivil toplum ihtisas kuruluşu olma özelliğini taşıdığını kaydetti.
Yeni Yönetim Kurulu`nun hem iş hayatlarında hem de sivil toplum örgütlerinde başarılı olmuş tecrübeli isimlerden oluştuğunu dile getiren Vardan, bu güçlü kadroyla Türkiye`nin AB`ye giriş sürecine özellikle iş dünyası açısından ciddi ve olumlu katkılar yapacaklarını, AB ile ilişkilerin hız kazandığı kritik dönemde işe de büyük bir şevkle başladıklarını belirtti.
Vardan, gerek yurtiçinde gerekse dışında yoğun ve sıcak bir gündem oluştuğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"İlk olarak yurtiçinde yaklaşık bir yıl kadar önce çözüm sürecinin başlamasından bu yana ülkemizde bu bağlamda kimsenin hayatını kaybetmemiş olmasını hatırlatmak istiyorum. Bölgesel Arap Uyanışı sonrasında yaşananlar ve Suriye`deki iç savaş Türkiye`yi de çok yakından ilgilendiriyor. İran ve ABD arasındaki yakınlaşma ve İran`ın nükleer programı ile ilgili başlatılan diplomatik süreç olumlu bir gelişme olarak nitelendirilse de bu sürecin izlenmesi ve İran`ın uranyum zenginleştirme programının bölge barışı için ne gibi sonuçlara yol açabileceğinin de yakından takip edilmesi gerekiyor.
Kuzey Irak ile merkezi hükümetin Kuzey Irak`taki petrol ve doğal gaz üretimi ve iletimi ile ilgili sorunları, İsrail bünyesinde doğal gaz bulunması, Kıbrıs açıklarındaki doğal gaz rezervleri gibi gelişmeler jeopolitik manzarayı değiştirmekte. Türkiye olarak bizim de bu gelişmeleri dikkate alarak dış politikamızı şekillendirmemiz gerekiyor. Bölgemizde yeni bir ateş topu olarak tanımlayabileceğimiz diğer bir önemli sorun Ukrayna`da yaşananlar. Rusya`nın Kırım`a müdahalesi ve bunun uluslararası ortamda ve özellikle Rusya, ABD ve AB arasında ortaya çıkardığı gerginlik. Yeni bir soğuk savaş olarak adlandırılmaya çalışılan bu durum, bölgede yol açabileceği karışıklık ve göç akınları sebebiyle büyük bir hassasiyet taşıyor."
- "Ukrayna üzerindeki mücadele yeni Avrupa düzeninin şekillenmesiyle ilişkili"
Ukrayna üzerindeki mücadelenin, büyük ölçüde yeni Avrupa düzeninin şekillenmesiyle ilişkili olduğuna vurgu yapan Vardan, Rusya`nın AB`yi dengelemek için Rus nüfuzunun etkili olduğu bölgelerde bir Avrasya bloku oluşturmayı hedeflediği ve yayılmacı bir politika izlediği değerlendirmesinde bulundu. Rusya`nın, Güney Osetya`da olduğu gibi Kırım`da da kalmaya devam eder ve bu pozisyonunu Batı`ya karşı bir koz olarak kullanırsa, bölgede tüm dengelerin değişeceğini dile getiren Vardan, şunları söyledi:
"Rusya, Sovyetler Birliği`nin yıkılmasıyla Batı karşısındaki gerilemesini tersine çevirmek ve en azından yakın çevresinde askeri, siyasi, kültürel ve ekonomik olarak Batı`ya meydan okumak istemektedir. Ayrıca Kırım`ı ele geçirerek, Kıbrıs sorunundaki güç kaybı ve Suriye`deki olası gelişmeler karşısında Karadeniz`de önemli bir tutunma noktası edinmeyi planlamaktadır. Bu çerçevede görünen odur ki, Türkiye, bu krizden en fazla etkilenecek ülkelerin başında gelmektedir. Karadeniz`e kıyısı bulunan bir ülke olması, Karadeniz`den Akdeniz`e çıkış yolunu kontrol etmesi, 62 yıldır NATO üyesi olması, AB`ne aday ülke olması, Rusya ile kapsamlı ekonomik ilişkilerinin bulunması ve Kırım Türkleri ile de tarihi ve etnik bağları Türkiye`yi krizle birinci derecede ilgili bir ülke konumuna taşımaktadır."
- "Türkiye açısından AB çıpası önemini koruyor"
Vardan, tüm iç ve dış gelişmelere bakarak Türkiye açısından da AB çıpasının önemini koruduğuna dikkati çekerek, Türkiye`de devam ettirilmesi gereken siyasi ve ekonomik reformlar için AB`nin önemli bir model ve itici güç olmaya devam ettiğini vurguladı.
2014`ün, Türkiye`de olduğu gibi AB`de de seçim yılı olduğunun dikkate alınması gerektiğini anlatan Vardan, şunları da kaydetti:
"Mayıs ayında yapılacak Avrupa seçimleri ile yeni bir AP ve ardından da yeni bir Komisyon ortaya çıkacak. Türkiye ile ilişkilere yön verecek olan yeni Genişlemeden Sorumlu Avrupa Komisyonu üyesinin kim olacağı, AP`de nasıl bir dengenin ortaya çıkacağı dikkatle izlememiz gereken konular. 2015`te İngiltere`de yapılacak seçimler de AB açısından önemli. Benzer şekilde Türkiye`de de kritik bir seçim dönemindeyiz. Doğal olarak bütün bu gelişmelerin Türkiye-AB ilişkilerini bir şekilde etkileyeceğini düşünebiliriz ancak bizler İKV olarak çalışmalarımızı ana hedefimiz doğrultusunda tüm bu gelişmelerin bilincinde sürdürmek istiyor ve sürecin hiçbir şekilde kesintiye uğramamasını ümit ediyoruz."
Orjinal Habere Git