Tarih: 08.02.2022 10:33

Yunanistan'ın mülteci zulmü bitmiyor

Facebook Twitter Linked-in

Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, Yunanistan’ın mültecilere uyguladığı zulmü 4 dilde anlatan 175 görselli albüm yaptıklarını ve albümü birçok ülkeye göndereceklerini söyledi.

Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, Yunanistan'ın mültecilere uyguladığı zulmü 4 dilde anlatan 175 görselli albüm yaptıklarını ve albümü birçok ülkeye göndereceklerini söyledi.

 

Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, “Avrupa'nın mültecilere karşı takındığı acımasız tutum uzun bir süredir devam ediyor. Ülkelerindeki savaştan kaçarak Avrupa'da yeni bir gelecek inşa etmeye çalışan mülteciler özellikle Yunanistan tarafından bilinçli ve sistematik bir şekilde uygulanan insanlık dışı tavırlarla karşı karşıya kalıyor. Avrupa Birliği üyesi bir ülke olan Yunanistan, AB Temel Haklar Şartı'nı, 1 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması'nı hiçe sayarak mültecilere acımasızca işkence ediyor. Bu antlaşmayla, sığınmacılara ilişkin 'geri göndermeme' ilkesi kabul edilmiştir. Bu temel ilkenin esas dayanağı 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'dir. Sözleşme açık bir şekilde, ülkelerin sınırlarına ulaşmış sığınmacıların her ne şekilde olursa olsun geri gönderilmeyeceğini hükme bağlıyor. Ayrıca Avrupa Sınır ve Sahil Güvenliği Kurumu (FRONTEX) ilklerine göre de sınır dışı koşullarının oluşması halinde bile ihraç işlemlerinin güvenli, onurlu ve insani şartlarda yapılması kabul edilmiştir” dedi.

 

Yunan hükümetinin göçmen politikasının, hukuk dışı ve insani yönü olmayan bir anlayışa dayandığını ifade eden ASİMED Başkanı Eğilmez, “Ancak Yunan makamları Ege Denizi'nde 'geri itme' iddialarını kabul etmeyerek, bu tür haberlerin Türkiye tarafından üretildiği iftirasını ortaya atmaktadır. Ancak bu hususta Atina'dan yapılan açıklamaların tamamen yalan olduğu bağımsız kuruluşlar tarafından da kabul edilmektedir. Öyle ki, birçok mülteci ve insan hakları örgütü, Yunan makamlarının uluslararası hukuku ve temel Avrupa değerlerini ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan'ı açıkça kınamışlardır. Dahası Türkiye dışından çok sayıda gazeteci Yunan güvenlik güçleri ve onların taşeronlarının Ege Denizi'nde mültecileri geri itmesini raporlamış ve karşılaştıkları insanlık dışı manzarayı tüm detaylarıyla uluslararası kamuoyunun dikkatine sunmuşlardır. Yapılan araştırmalar dikkate alındığında Yunan makamlarının sadece denizde yakalanan göçmen botlarını Türk karasularına geri itmediğini, aynı zamanda adalara çıkmayı başarmış sığınmacıları da yakaladığı, Türk karasularına sürükleyip bıraktığını işaret etmektedir. Mesela Midilli adasında oldukları fotoğraflar ve elektronik veriler aracılığıyla kanıtlanan kişilerin, daha sonra botlarla Yunan yetkililer tarafından Türk karasularına terk edildiği bir çok delille kanıtlanmıştır” diye konuştu.


 

“Yunan otoriteleri hukuki yolu izlemek yerine insanları tehlikeli koşullarda sınır dışı etme yolunu tercih ediyor”

 

Eğilmez, “Yunanistan'ın uluslararası sözleşmeler uyarınca göçmenleri güvenli bir şekilde karaya çıkartması, kayıt altına alması ve uluslararası korumaya gereksinim duyup duymadıklarını araştırması gerekiyor. Fakat Yunan otoriteleri bu hukuki yolu izlemek yerine sığınma sürecini işletmeden insanları tehlikeli koşullarda sınır dışı etme yolunu tercih ediyor. Avrupa'da hızla yayılan yabancı düşmanı politika, Yunanistan'ın sığınmacılara yönelik eylemlerini örtülü bir şekilde desteklemektedir. Örneğin AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in Mart 2020'de Yunanistan ziyareti sırasında ifade ettiği, 'Bu sınır sadece bir Yunan sınırı değil, burası aynı zamanda Avrupa sınırı' sözleri ve ardından Yunanistan'ı 'Avrupa'nın kalkanı' şeklinde nitelendirmesi, mülteci meselesinde AB ile Yunanistan arasındaki ilişkinin jeopolitik boyutunu gözler önüne sermektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaptığı açıklamada Türkiye-Yunanistan sınırındaki Yunanlı güvenlik güçleriyle, Yunan hükümetinin organize ettiği silahlı sivillerin, mültecileri ve göçmenleri zorla alıkoyduklarını, cinsel veya başka şekillerde tacize maruz bıraktıklarını, eşyalarını gasp ettiklerini ve giysilerini çıkarttıktan sonra Türkiye'ye zorla geri döndürdüklerini belirtti. Buna rağmen ne yazık ki Yunanistan tarafından uygulanan bu insanlık dışı tavır, Avrupa Birliği'nin üst düzey yetkilileri tarafından övgüyle karşılanarak, Avrupa Sınır ve Sahil Güvenliği Kurumu (FRONTEX) aracılığıyla da desteklenmiştir” açıklamalarında bulundu.


 

“Yunanistan, sınırlarını dışına ittiği 19 mülteci donarak hayatlarını kaybettiler, bu durum insanlık tarihine kara lekedir”

 

Yunan devletinin uyguladığı şiddet politikasının kayıtlara geçmiş sayısız örneği olduğunu belirten Eğilmez, “Örneğin, eşi ve çocuklarıyla seyahat eden Suriyeli yaşadıklarını şöyle dile getiriyor. 'Yunanlı güvenlik güçleri aramak bahanesiyle defalarca karımın göğüslerine dokunduktan sonra başörtüsünü açıp, pantolonunu çıkartmaya çalıştılar. Onları durdurmaya çalıştığımda beni yumruklarıyla, kalın plastik bir çubuk ve metal bir sopayla feci şekilde darp ettiler. 2 yaşındaki kızımın kafasına kalın plastik bir çubukla vurdular. Kızımın kafasındaki morluk hala duruyor.' İnsan Hakları İzleme Örgütü bu durumu da mağdur ve şahitlerin ifadeleriyle raporlamıştır. Görüşülen kişiler, çok sayıda vakada, aralarında kadınların da bulunduğu mültecilerin, silahlı adamlar tarafından, iç çamaşırlarıyla kalana dek soyulduklarını ve Meriç nehrini bu şekilde geçerek Türkiye'ye geri dönmeye zorlandıklarını anlattılar. Daha bir kaç gün önce Yunanistan, sınırlarını dışına ittiği 22 mülteciden 19'u yazık ki donarak hayatlarını kaybettiler. Bu elim olay, Yunan tarihinde defalarca şahit olduğumuz Yunan mezalimin son örneği olarak insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir” ifadelerini kullandı.


 

“Yunanistan'ın mültecilere uyguladığı zulmü 4 dilde anlatan 175 görselli albüm hazırlandı”

 

Eğilmez, “Dernek olarak, Yunanistan'ın mültecilere karşı yürütmeğe devam ettiği her türlü hukuka ve birçok anlaşmaya aykırı politikayı ve insanlık açısından utanç verici eylemlerini ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin insanlık sevgisi ve şefkat dolu politikasını, 4 dilde hazırladığımız 175 görselli bir albümle, tüm dünyaya anlatmaya başladık. Bir ay sürecek faaliyetimiz sonunda yaklaşık 200 bin mail atmış olacağız. Başka bir değişle dünya ülkelerinin önde gelen politikacı, gazeteci, sivil toplum önderi ve aktivistine Yunan Mezalimini anlatmış olacağız” açıklamalarında bulundu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —