SADULLAH EFE

Tarih: 07.06.2021 14:11

BENİM SESİM OLUR MUSUN?

Facebook Twitter Linked-in

Dünyaya gelen çocuğunuzun ağlama seslerini, ilk gülüşünün sesini, ilk anne-baba dediği anı..

Şarkıları dinleyemediğinizi?

Kendi sesinizi duyamadığınızı..

Yardım isteyen birine yardım edemediğinizi..

Hiç düşündünüz mü?

Kendi sesinizi rüyalarınızda bile duyamadığınızı?

Bugün 7 Haziran Türk İşaret Dili Bayramı. 2007 yılından itibaren resmi olarak 7 Haziran Türk İşaret Dili Bayramı olarak kutlanıyor. Türk İşaret Dili ya da TİD. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki işitme engellilerin kullandığı dildir. Kesin bir başlangıç tarihi bilinmese de Türk İşaret Diline dair ilk bilgiler 9. Yüzyıla dayanmaktadır.

Fatih Sultan Mehmet döneminde sarayda ilk kez dilsizler görevlendirilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde saray görevlilerinin işaret dili bilmesi zorunlu kılınmış, 17. Yüzyıla gelindiğinde işaret diliyle anlaşan 60 civarında kişi sarayda görev almıştır.

1889 yılında Osmanlı Devletinde ilk defa saray dışındaki işitme engellilerin eğitimi için Dilsizler Mektebi açılmış, hem işaret diliyle hem de sözel olarak eğitim verilmiştir. 1923 yılında İzmir’de engelliler için okul açılmış ve işitme engelliler için sözel eğitim verilmiştir.

1944 yılında Süleyman Gök’ün girişimiyle Sağır Dilsiz ve Körler Okulu açılmış, 1953 yılında Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. Bu tarihten sonra, işitme engellileri konuşturmaya yönelik çalışmalar arttırılırken, Türk İşaret Dilinin kullanımından vazgeçilmiş ve sözel eğitim yaygınlaştırılmıştır.

Uzun zaman ara verilmesi gereken önemi azaltmış ve işaret dilinde birçok bilgi kirliliği meydana gelmiştir. Daha sonra 1984 yılında TRT televizyonunda İşitme Engelliler Haber Bültenini Türk İşaret Dili ile yayımlamış ve Türk İşaret Dili tekrardan öne çıkmaya başlamıştır. İşitme engellilerin ana dili işaret dilidir.

Türkçe sonradan öğrendikleri ikinci dildir. İşaret dilindeki kelime hazinesi Türkçe’ye göre oldukça kısıtlıdır. Güncel Türk işaret dili sözlüğünde yaklaşık 2000 adet kelime bulunmaktadır. İşaret dilinde ek kavramı yoktur. Bu nedenle Türkçe dil bilgisinde ki birçok ek, onlara yabancı gelmektedir.

Bu nedenle işitme engellilerle yazışarak iletişim kurmak zordur. Genelde doğuştan yada küçük yaşta duyu organlarını kullanamayan işitme engelliler ilköğretimden itibaren özel eğitim kurumları tarafından eğitimleri verilmekte, lise eğitimi sonrası Üniversite eğitiminde onları destekleyen görsel materyallerin yetersizliği nedeniyle kayıt yaptırdıktan sonra eğitimlerini yarıda bırakmaktadırlar. İstihdam da hatta gündelik işlerde dahi iletişim sıkıntısından dolayı tercih edilmemektedirler.

Ayrıca herkesin kamu kurum ve kuruluşları, hastane, adliye gibi kurumlarda zaman işlerinin olması olağan bir durum. Karşınızdaki muhatabınızın sizi anlaması ve ona göre gereğini yapması için sizin dilinizi anlaması gerekir. İşaret dilini öğrenmek günümüzde artık oldukça kolay. Halk eğitim merkezlerinde ücretsiz bir şekilde temel seviye eğitim verilmektedir. Birçok iletişim kurumunda görüntülü olarak işitme engelli bireylere hizmet verilmekte ve bu çalışmalara da hız kesilmeden devam edilmektedir.

Geçenlerde işitme engelli bireyin sosyal medya üzerinden sohbetine şahit oldum. Hiç duymayı istedin mi sorusuna "Keşke duyabilseydim hiç demedim ama keşke işaret dili bilseydi dediğim çok oldu" cümlesini kurdu. Sizce de doğru değil mi? O zaman başa dönelim onların sesi olmak için; yabancı dil öğrenmeye işaret dilnden başlasak mı?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —