Bilal UYGUR


Gündeme dair...

.


 

Malum bu günlerin en sıcak konusu "Kültür Yolu Projesi" kapsamında yapılacak olan etkinlikler ve bu etkinliklerin içeriği.

Şimdi öncelikle projeyi değerlendirmek gerekirse çok gerçekçi yani amacına uygunluğu veya Erzurum Kültürüne sunacağı katkı anlamında doğru bir proje olarak görmüyorum açıkçası. Gerekliliği noktasında ise daha katıyım ki ne zamanını ne de şeklini tasvip etmiyorum. Bu organizasyon veya proje Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından finanse ediliyorsa ekonominin bu denli sıkıntılı olduğu bir dönemde kimse bunun izahını yapamaz. Evvela bunun maliyeti nedir? Yine proje kapsamında sahne alacak "kültür sanatçılarının" seçimi alacakları ücretler nasıl belirlendi? Herşeyden önemlisi özellikle deprem bölgesinde hala birçok insan çadırda yaşıyorken ve deprem nedeniyle herşeye deprem vergisi ( zammı) uygulanıyorken devlet eli ile bu organizasyonun gerçekleştirilmesi şık olmamıştır. Bir başka konu ise Erzurum Kültür Yolu Projesinin içerisinde Erzurum'dan yerel sanatçılarımızın olmayışı ve bu konudaki serzenişleri. Bu konuda da bu arkadaşlarlarımıza sonuna kadar katıldığımı belirtmek istiyorum. Erzurum'un isminin içerisinde olduğu bir projede Erzurum'dan sanatçı dostlarımızın olmasını arzu ederdik ki birçok Erzurumlunun da aynı fikirde olduğuna inanıyorum.

Yine gündemi meşgul eden bir başka konu Erzurum'a yönelik uçak sefer sayıları ve bilet ücretleri.

Uzun bir suredir Erzurum bu sıkıntılarla uğraşıyor. Önce havaalanını teknik sıkıntıları ardından sefer sayıları ve ücretleri konusu hep gündemde . Ama ne yazık ki bir çözüme kavuşmuyor kavusamıyor ve hatta kavuşturulamıyor. Bu minvalde bir süre önce bir kaç STK bir araya gelerek "cılız" da olsa bir tepki verdiler. Ancak değişen hiçbir şey olmadı. Bu konuda sadece AK Parti Erzurum milletvekili Sayın Selami Altınok beyin açıklaması geldi. O da THY'nin Perşembe günü için ek bir sefer koyduğu yönünde oldu. Ardından farklı açıklamalar geldi. Bunlardan en trajikomik olanı Erzurum'a yapılan seferlerden dolayı zarar edildiği ve sefer azlığının sebebinin bu olduğu  açıklamasıydı. Yani bu açıklamanın Türkçesi; zarar edildiği için Erzurum için sefer sayısı azaltılmış ve yine zarar edildiği için fiyatlar bu kadar yüksek. Gülsek mi ağlanacak halimize bilemedim...
Kaldı ki bu yıl Özbekistan'da gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Toplantısında Erzurum 2025 Yılı Turizm Başkenti seçildi. Peki Erzurum bu bakış açısı ve bu uygulama ile Turizm Başkenti olabilecek mi? Hava yolu şirketlerinin keyfine, tercihine ve kâr zarar hesaplarına kurban edilen Erzurum'un itibarı nasıl düzeltilir bilmem ama birilerinin bunu düşünmesi gerekiyor. Belki de düşünmekten çok kendine dert etmesi gerekiyor. Oysa sorumlu veya yetkili olan herhangi bir kimseden böyle bir tepki yada herhangi bir etkileşim görmüyoruz. Bunu dile getiren STK temsilcilerine gelince haklı tepkilerinde onları haksız duruma düşüren koskoca bir seçim döneminde ağzını açmayan hiçbir sıkıntıyı dile getirmeyen zevat seçim bittikten sonra "dostlar alışverişte görsün" diye verdikleri bu cılız tepki benim açımdan yok hükmündedir. Kaldı ki ilgililer ve ilgilenmesi gerekenler açısından da pek kaale alındığı da söylenemez. Yani geçti Bor'un pazarı hocam....

Son günlerde Erzurum Kültürüne katkı sunan  Erzurum Sanat Evi ve Erzurum Şehir Arşivi adlı iki güzide yer kullanıma açıldı.

Erzurum Şehir Arşivi geçen yıl açılmıştı. Bu yıl da Erzurum Sanat Evi açıldı. İkisini de çok kıymetli buluyorum. Bu manada Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen'i ve Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak Hocamı tebrik ediyorum. Bu iki güzide yer için emeği geçenleri ve eserleri ile bu binalara hayat veren sanatçıları da tebrik ediyorum. Erzurum'un kültürünün tarihinin bir nebze de olsa tanıtımına katkıda bulunacaklardır.

Ancak bu kadar güzelliğin yanında bir iki eleştiri yapmadan da geçemeyeceğim. Bu iki binada da tarihi eserler, Erzurum kültürü ve tarihi ile ilgil bilgilendirme yapacak kimse yok. Artı özellikle Erzurum Sanat Evi'nde güvenlik görevlisi dışında herhangi bir görevli yok. Yani oranın tertibi düzeni ve temizliği için en azından bir iki görevlinin olması gerekir diye düşünüyorum. Ama bunu kim temin eder bilmiyorum çünkü sorumluluk kimde bilmiyorum. Belediyede mi, ETÜ'de mi yoksa Kültür Müdürlüğünde mi belli değil. 
Ayrıca Erzurum Şehir Arşivi ( ERŞA) olarak tahsis edilen yer çok güzel bir yer ancak iş biraz ticarete dönünce sanki bina da o işletmeye aitmiş ve oturup çay çorba içmeden gezilemiyormuş gibi bir algı var. Kaldı ki çay çorba dediğim şeylerin fiyatları da aşırı pahalı. Yani yapılış amacı tamamen kamuya hizmet sunmak ve fayda sağlamak olan bu yerin bir ticarethaneye dönüşmesi bana çok doğru gelmiyor. Yanlış olduğunu düşünmekle birlikte madem böyle birşey yapılmış burada fiyatların sembolik olmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.

Ve Erzurumspor...

Erzurum'un ve birçok Erzurumlunun kanayan yarası Erzurumspor ile ilgili olarak MNG Holding CEO'su Aydoğan Süer geçen gün bir basın toplantısı düzenledi. "Kendin çal kendin oyna tarzında" bir gösterinin ötesine geçmeyen toplantıda Aydoğan Süer kendi sordu kendi cevapladı ve sonunda benim zaten öyle bir söylemim olmadı öyle bir niyetim yada düşüncem de yok dedi. Kaldı ki bir CEO olarak Aydoğan Süer ne yapabilir ki!? Kendisi de ancak oluşacak olan bir yönetimin parçası olabileceğini söyledi. Ama en sonuçta herkesin yaptığı gibi topu yine Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen'e attı. Son dönemde olanlardan söylenenlerden sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki kimsenin Erzurum diye bir derdi olmadığı gibi Erzurumspor diye bir derdi olmadığını da çok net söyleyebilirim. Bunu siyasetçisinden ticaretçisine kadar birçok kişiden duyan biri olarak bu konuda artık bir ümidim yok diyebilirim. Benim de bu konuda son sözüm herkes gibi "Çare Mehmet Sekmen" olsun bari...

Erzurum'un sorunu çok. Bizler de sesimizi bir duyan çıkar ümidiyle dile getirmeye devam edeceğiz inşallah.