Bilal UYGUR


İYİ PARTİ, ÇİRKİN SİYASET, KÖTÜ SON...

İYİ PARTİ, ÇİRKİN SİYASET VE KOTU SON


İYİ PARTİ, ÇİRKİN SİYASET, KÖTÜ SON

Çocukluğumuzda “İyi, Kötü, Çirkin” diye bir film vardı. Bir haydut filmi olan bu film “Bir Avuç Dolar”, “Birkaç Dolar İçin” ve “İyi, Kötü ve Çirkin” üçlemesinin en son filmi olarak sahnelenmişti. Para için entrika, ihanet ve her türlü kötülüğün mubah görüldüğü bu film beyaz perdedeki şah eserlerden biri olarak sinema tarihindeki yerini alırken bizlere de ibret dolu bir hikâye bıraktı. Sahnesi farklı olan siyasette de türlü entrikaların döndüğü bir gerçek.  

İYİ Parti 2016 yılında Milliyetçi Hareket Partisinde yaşanan tartışmalı kongre süreci sonucunda 2017 yılında Meral Akşener ve bir grup arkadaşı tarafından kurularak Türk siyasi hayatına katıldı. Çoğunluğunu MHP kökenli siyasetçilerden oluşturan İYİ Parti siyasi pozisyonunu ve kimliğini de “Ilımlı Türk Milliyetçiliği” olarak ortaya koydu. Ancak bunu ne milliyetçi tabana ne de yeni jenerasyona anlatamadı.  
 

İYİ Parti ve Meral Akşener aslında girdiği ilk seçimde hiç de küçümsenemeyecek bir başarı elde etti. 2018 seçimlerine Cumhurbaşkanı adayı olarak giren Akşener %7,42 oy alırken İYİ Parti ise yine %10’a yakın oy alarak 43 vekil elde etti.

Ancak Türk siyasi hayatına yeni bir ses yeni bir soluk getirebileceği düşünülen İYİ Parti sürekli bir ivme kaybetti. Belki oy oranı olarak çok bir şey kaybetmese de tabiri caizse yerinde saydı. Söylemleri ve siyasi atraksiyonları ile tam bir hayal kırıklığı oldu. İçişleri Bakanlığının ardından kendi siyasi hayatında bir yer edinemeyen Akşener İYİ Parti lideri olarak da ‘git gel’leri ile seçmenlerini ve partililerini tam olarak hüsrana uğrattı. Akşener 2018 seçimlerinin ardından seçimli genel kurulu kararı alarak aday olmayacağını duyurmasına rağmen bir süre sonra kararından vaz geçerek yeniden aday oldu. Nihayetinde 2022 yılının başlarında yaklaşık 5 saat süren ve 6 muhalefet liderinin katıldığı toplantının ardından altında Akşener’in de imzasının olduğu 2023 seçimlerine yönelik bir “mutabakat metni” imzalandı ve kamuoyu ile paylaşıldı. Böylece yaklaşık bir yıl sürecek 6’lı masa toplantıların temeli atılmış oldu. Ancak neredeyse bir yıl susan Akşener seçimlerin hemen arifesinde Millet İttifakı olarak kurulan 6’lı masadan kalkıp bir süre sonra yeniden geri döndü. Burada ilginç ve siyaseten trajikomik olan hadise Akşener’in hiçbir fikir ve isim sunmadan oyunda arkadaşına küsüp giden çocuk edasıyla masadan kalkmasıdır. Yani Akşener ben adayım dememiş, adayım şu isim olsun dememiş hatta ben Kılıçtaroğlu’nu istemiyorum da dememiş. Sadece hepiniz bir oldunuz beni dışlıyorsunuz gibi çocuksu bir tavırla masanın ve elbette Kılıçtaroğlu’nun ipini çekmiştir. Pek tabi ki Millet İttifakı ve Kılıçtaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçimini o akşam Akşener’in bu hareketiyle maalesef kaybetmiştir. Akşener’in hiçbir gidişi kendisine ve partisine güç katmamış aksine geri dönüşleri de “rüzgârgülü” olarak nitelendirilmiş hem kendisine hem de partisine olan güveni ve ilgiyi iyice azaltmıştır. 

Normalde ben isimlere çok takılmam ancak konu siyaset olunca isimlerin etkisi yadsınamaz bir gerçek olarak önümüze çıkıyor. Özellikle İYİ Parti liderinin tutarsızlıklarını daha iyi ifade edebilme adına birlikte yola çıktığı birkaç isimden örnek vermek istiyorum.  

Ümit Özdağ; Özdağ bu isimlerin başında geliyor elbette. Özdağ İYİ Partinin strateji, iletişim, propaganda ver tanıtımdan sorumlu genel başkan yardımcısı olarak görev yapıyordu. Yani başka bir değişle Akşener’in en yakınındaki isimlerin başında geliyordu. Özdağ İYİ Partili bazı isimlerin FETÖ iltisakı ve CHP ile olan ilişkileri nedeniyle eleştirilerde bulununca ihraç edildi ancak mahkeme kararıyla geri döndü. Özdağ bu kez kendisi İYİ partiden istifa etti ve Zafer Partisini kurdu.  

Aytun Çıray; İYİ Parti genel sekreteri ve parti sözcülüğü görevlerini yürüten Çıray 2023 seçimlerinde İzmir’den aday gösterilmesine karşın Akşener’i ve partiyi eleştirerek adaylıktan çekildi ve seçimlerin ardından İYİ Partiden istifa etti.  

Yusuf Hallaçoğlu; Parti politikalarından rahatsız olan Hallaçoğlu 2018 seçimlerinin ardından partiden istifa etti.  

Durmuş Yılmaz; Milli görüş geleneğinden gelen ilk olarak MHP’de siyaset yaptı. Ardından İYİ Partiden milletvekili olan Yılmaz parti politikalarını eleştirerek 2023 seçimlerinden sonra İYİ Partiden istifa etti.

Yavuz Ağıralioğlu; İYİ Partiden istifası en çok konuşulan veya gündem oluşturan isimlerin başında Ağıralioğlu geliyor. Ağıralioğlu 2023 seçimleri öncesi İYİ Partinin CHP ve dolaylı olarak HDP ile ilişkilerinden rahatsızlığını çokça dile getirdi ve Akşener’i eleştirerek İYİ Partiden istifa etti. Ağıralioğlu’nun istifası İYİ Partide giderilmesi zor yaralar açtı.  

Ümit Dikbayır; Dikbayır geçtiğimiz günlerde partiden ihraç edildi. Ancak ihraç ile sonuçlanan süreç gerek partinin gerek Dikbayır’ın gerekse de üçüncü kişilerin açıklamalarıyla kamuoyunun gözünün önünde cereyan etti diyebiliriz. Dikbayır meselesini diğer isimlerden ayrı bir yere koyuyorum elbette. Çünkü bu olay bardağı taşıran son olaydı bence. İYİ Parti’deki çirkinleşen siyasetin en son göstergesiydi.  

Ahmet Zeki Üçok; Akşener’in başdanışmanı görevini yürüttü. Emekli asker olan Üçok Partinin Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanıydı. Üçok attığı bir tweet yüzünden sessiz sedasız görevden alındı ancak. Kendisi bile duymadan basına yansıdı.

Bu tür ayrılıkların her partide olduğu ya da olabileceği söylenebilir ki elbette doğrudur. Ancak toplamda daha 5-6 yıllık mazisi olan bir partide bu tarz şeylerin yaşanmasının izahı olamaz. Akşener’in en yakınındaki isimlerin ya ihraç edilmiş olması ya da istifa etmeleri İYİ Partinin artık siyasi yaşamının sonuna geldiğinin ve “siyasi partiler mezarlığındaki” yerini aldığının en önemli kanıtı olarak kendini göstermiştir.  

Bu noktada İYİ Parti’nin kurulması ve siyaseti ile alakalı olarak iki varsayım ortaya çıkıyor. Bunlardan ilki İYİ Partinin ilkeler etrafında değil çıkarlar etrafında birleşmiş kişiler tarafından kurulmuş olmasıdır. İkincisi varsayım ise İYİ Partinin birileri tarafından belli bir amaç doğrultusunda kurulan veya kurdurulan tamamen “bir proje partisi” olmuş olmasıdır. Eğer hedef menfaat devşirmekse zaten bir amaca ulaşmadan sona gelinmiştir. Ancak amaç “birilerine” veya bir “projeye” hizmet etmiş olmaksa hedefe ulaşılmıştır.  

Yerelde baktığımızda ise zaten vekili olmayan İYİ Partinin yarın seçim olsa bırakın vekil çıkarabilecek oyu, mevcut oyunun yarısını alabileceğini düşünmüyorum. Yüzlerce kişi istifa ederek diğer partilere katıldılar. Hem inandırıcılığını kaybetmiş bir liderin arkasından yürümek artık insanlara cazip ve mantıklı gelmiyor, doğru da gelmiyor. Seçime çok az bir zaman kala aday adayları dahi yok denecek kadar az. Dalgalı bir denizde fırtına ile sağa sola savrulan bir gemiyi andıran İYİ Parti en nihayetinde karaya oturdu. Onlar için maalesef artık yolun sonu. Bu kadar zikzaklar içerisinde olan bir lider, bu kadar tutarsızlık ile siyaset yapan bir anlayış ve tabanına seçmenine bir şey vermekten bu kadar uzak bir partinin siyasi hayatı artık pamuk ipliğine bağlıdır. Kanaatimce önümüzdeki seçimler hem İYİ Partinin hem de Meral Hanımın siyasi hayatının son seçimi olacaktır.