SADULLAH EFE


TEBESSÜMÜN KODLARI...

.


Tebessüm, o anki ruh halinizi anlatan en anlamlı beden dilidir aslında... Sevinciniz kadar kızgınlığınızı da belirtirsiniz çoğu zaman... Ciddiye aldığınızı yada almadığınızı veya ciddiye alınıp alınmadığınızı... Bazen dışa yansıtırsınız bazen de içten içe yutkunursunuz..... Bazen bir kahkaha bazen bir öfke bazen de kendi kendinize düşünme fırsatı verir Tebessüm... Son on o beş yirmi gün içinde yaşadıklarım farklı anlamlarda da olsa, tebessüm ettirdi bana... Geçtiğimiz 13 Eylül günü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin yaz dönemi sınavları nedeniyle yeni yapılan Edebiyat fakültesi A blok kısmında sınava girdim. Engelli araç parkı, bina giriş rampası, koridor içinde yönlendirme levhaları, kılavuz yollar, engelli WC'si sınav yerine kadar gözlemlediklerimdi... Hatta Fakülte girişinde personelin tekerlekli sandalye ister misiniz? sorusuna teşekkür ederek istemediğimi söylerken etrafta sandalye göremeyişim umurumda değildi. Sınav bitti. Dersliklerden koridora çıkıp yürümeye başlayınca fakülte de görevli personel tekerlekli sandalye ile birlikte koşar adımlarla yanıma yaklaşıp, buyurun araca kadar götüreyim demesi çok değerli idi. Ciddiye alınma duygusu beni çok mutlu etmişti. Yine aynı hafta içinde sekretaryasını Aile ve Sosyal politikalar il Müdürlüğünün yürüttüğü ve benimde komisyon üyesi olduğum Erişilebilirlik komisyonumuzun ziyaret ettiği İl Halk Kütüphanesi ve engellilere hizmet veren bir özel bakım merkezi. Bu iki özel kurumumuzda sunulan hizmetlerde şunu müşahade ettiğimi söyleyebilirim. Kamunun denetiminde olan yeni yapılan binalarda engelli vatandaşlarımızın Erişilebilirlik sorununun ciddi karşılık bulduğunu, yaşanan bazı sıkıntıların engelli bireylerin karar alma süreçlerinde yer almamasından kaynaklandığını diyebiliriz. Bu nedenle teorik olarak mühendislik çalışmalarına katkı sağlamak adına uygulamada engelli vatandaşlardan oluşan Erişilebilirlik test ekibi oluşturulması kanaatindeyim. Her halükarda bu iki hizmet mekanları tebessüm ettiren hayatın her anında siz bizimlesiniz ve önemlisininiz, der cinstendi. Tebessümün hep mutluluğu anlatmıyor demiştim ya... Aynı günlerde çok değer verdiğim, aile dostumuzun oğlunun en mutlu gününde bizleri de yanlarında görmek istemişlerdi. Ev halkı olarak birlikte düğün salonunun kapısına vardık. Dışarıdan tam bir ihtişam abidesi. Hiç bir masraftan kaçınılmamış gibi gözüküyor... Giriş koridoru sonrası asansör beklerken karşınıza çıkan 35-40 basamaklı düğün salonu girişi. Her şey güzel ama bir avize bedeline karşılık yapılacak bir asansör yok... Üstten size yönlendirilen manalı manalı bakışlar. Sizi çok sevenlerinin koluna sırtına almayı teklif ederken tanımayanlarında düğüne de gelmezseniz olmaz mı? dercesine fırlatılan bakışları arasında yutkunarak tebessüm edip, tekrar geri dönmek zorunda kalmam. Eve geldiğimde aklıma gelen düğün salonlarını gözden geçirdim. Yüzde doksan beşinde engellinin yeri yok. Ama düğünü olanların veya düğün salonu sahiplerinin yüzde doksan beşinin bir yakını engelli mutlaka... Son olarak geçtiğimiz hafta içinde İstanbul’da bir lokantaya gittim. İstanbul’un bir kaç noktasında şubesi olan üç katlı lokantanın giriş rampası ve asansörü görebildiklerimdi. Yemek sonrası garsonun beyefendi arzu ederseniz aracınıza kadar tekerlekli sandalye ile götürelim teklifi sonrası girişte sol tarafta engelli ve yaşlı müşteriler için bulundurdukları 2 adet tekerlekli sandalyeyi fark ettim. Ve o an bir kahkaha atmak geldi içimden...